Ünite –1
Devlet bütçesi kavramı
Ülkemizde bu kavramın kullanılması 19.yy’da Tanzimat sonrasında başlamıştır. İlk bütçe deyimi Osmanlıda 1873 de kullanılmıştır. 1961 Anayasası’ndan bu yana bütçe kavramı kullanılmış ve milli bütçe kavramı da gelişmiş. Basit anlamda bütçe, belirli bir dönemdeki gelir ve gider tahminleriyle bunların uygulanmasına ilişkin hususları gösteren ve usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan belgedir. Ş.Aksoy; genel anlamda bütçe, belirli bir zaman dilimini kapsayan bir finansman planıdır, der.
Kamu gelir ve giderlerine ilişkin öngörü ve tahminleri yansıtır. Ülkelerin anayasalarında genel hatlarıyla şekillenir. Mutlaka geleceğe yöneliktir. Genelde her yıl tekrarlanır, devri bir nitelik taşır. Sınırlı süreli yetki verirler. Yürütme organının programıdır. Giderlerin yapılması ve gelirlerin toplanması için yasama organı tarafından yürütme organına verilmiş bir ön izin niteliğindedir. Bütçe kanunları, tüm kamu kurum ve idarelerini kapsar. Gelir ve giderlerin denk olması beklenir. Uygulama sırasında ve sonrasında yasama, yürütme ve yargı organları tarafından denetlenir.
Devlet Bütçesinin işlevleri ( Fonksiyonları)
Ünite – 2
Bütçe hakkı: vergi ve benzeri kamu gelirleriyle bu kaynakların kullanılması sonucu yapılan kamu harcamalarının miktar ve bileşimini belirleme ve onaylama hakkıdır.
İngiltere’de Bütçe Hakkının Tarihsel Gelişimi
Büyük Özgürlük Fermanı
Bütçe hakkının gelişimi konusunda örnek olmuş ilk ülkedir. Kralın mülk gelirlerinin yetmediği hallerde vergi için halka başvuruluyordur. Bu vergileme talebi, bugünkü Avam Kamarasının köklerini oluşturan Halk Meclislerince (Common Council) onaylanırsa yürürlüğe konulabiliyordur. 1215’te Kral John’un imzaladığı, Büyük Özgürlük Fermanı (Magna Carta Libertatum) ile krallık genel meclisinin onayı olmadan zorla koruma ve yardım parası alamayacak.
Kralların meclis izni olmadan vergileme yapma girişimleri parlamento üyelerinin 1628’de Haklar Dilekçesi (Petition of Rights) vergi hakkı uyarısını yapılmasına neden olmuştur. Kralın zorunlu borçlanmasına karşı çıkılmakta ve vergi alma hakkının ihlal edildiği belirtilmektedir. 1629’da parlamento dağıtılmış ve donanma ihtiyaçları için donanma vergisi konulmuştur. İngiltere de MAGNA CARTA ile temelleri atılan vergileme hakkı 1688’de Haklar Bildirgesi ile kesinleşmiştir. O tarihten sonra İngiltere de vergileme yetkisine dayanan bütçe hakkı parlamentoca kullanılmaya başlamıştır.
Vergi alma hakkı süreci kralların genel meclislere danışarak vergi yükümlülüğüne başvurma şeklinde başlamış ve 1789 Büyük İhtilaliyle sonuçlanmıştır.
1789 devrimiyle İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi kabul edilmiştir. Kamu gücünün sürdürülmesiyle ortak bir vergi alınması zorunlu olup, bu vergi bütün yurttaşlara adil biçimde dağıtılması hükmü kabul edilmiştir. Bu bildirgede yer alan ilkeler 1791 ve 1793 Anayasalarında da tekrarlanmış, bütçe hakkı tanımlanır. 1816’da Restorasyon dönemi başlamıştır. 1831’den sonra bütçe ödeneklerinin bölümler halinde ayrılma ilkesi benimsenmiştir. Fransa da yıllık bütçe hakkının ulus temsilcileri tarafından bugünkü anlamıyla kullanılmaya başlaması 1862 de olmuştur. Muhasebe-i Umumiye ile Kabul edilmiştir.
A.B.D’de Bütçe Hakkının Tarihsel Gelişimi
Bağımsızlık Öncesi Dönemi
Bağımsızlık hareketinin mali temeli temsilsiz vergi olmaz ilkesine dayanır. ABD de ilk defa vergi hakkı 1765 de pul yasasına karşı çıkan Amerikalılar İngilizlerin parlamentosuna kabul edilmedikleri için ödemeyeceklerini savundular. Mali anlamda ABD deki bağımsız hareketinin başlangıcı olarak çay vergisi kabul edilir.
1776’da Bağımsızlık Beyannamesi kabul edilmiştir. 1913’te yapılan Anayasa değişikliğiyle gelirin de vergilenmesi kabul edilmiştir. ABD’de bütçe hakkının gelişimi Fransa ve İngiltere’den farklı bir bağımsızlık mücadelesidir.
Ünite – 3
Bütçede gelir ve giderlerin eksiksiz olara bütçeye yazılmasına gayri safi yöntem denir. Giderlerin bu ilke sayesinde, İktidar, kamu kuruluşlarının gelir kaynakları yaratarak harcamalarını artırma yolunu kapatmıştır. Gelirlerin bu ilke sayesinde, hiçbir vergi gelirinin herhangi bir hizmete tahsis edilmemesi sonucu doğurur. Buna adem-i tahsis yöntemi denir.
Devletin bütün gelir ve giderlerinin tek bir bütçe içinde toplanmasıdır.Ayrıcalıkları, katma bütçeli kuruluşların bütçeleri, döner sermayeli işletmeler ve fonlar.
Maliye Bakanlığınca bütçe tahminlerinin doğruyu ve gerçeği yansıtacak biçimde hazırlanmasıdır.
Bütçede yer alan gelir ve gider tahminlerinin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik koşullara uygun olması gerekir.
Bütçenin herkes tarafından kolayca anlaşılır bir belge olarak düzenlenmesidir.
Bir kuruluşun bütçe tasarısının, yasama organında görüşülüp onaylanırken bölümler itibariyle görüşülerek onaylanması ve yasalaşmasıdır.
Bütçe gelir ve giderlerine ilişkin izin ve yetkilerin bir yıl içi verilmesini öngörmesidir.
Tüm bilgilerin kamuoyunun kullanıma ve bilgisine sunulması gerektirir.
Bütçede yer alan gelir ve giderlerin eşit olması gerekir.
Belli bir döneme (mali yıla) ait harcama yapma ve gelir topla yetkisinin yasama organınca o mali yıl başlamadan önce bir bütçe yasasıyla yürütme organına verilmesidir.
En az maliyetle en fazla işin görülmesidir. İsrafı ve savurganlığı önleme amacı taşır.
Hükümetin yapısının, fonksiyonlarının, mali politika planlarının, kamu sektörü hesaplarının ve mali hedeflerinim kamuoyuna açık olması gerekir.
Alınan kararların politik ve sosyoekonomik maliyetinin tamamıyla karar alıcılar tarafından üstlenilmesidir.
Siyasal hesap verilebilirlik: tüm yönetim kademelerindeki siyasi liderlerin seçmenlere karşı duyarlı ve sorumlu olmalarını ve buna karşılık seçmenlerin alınan kararlar ve sonuçlar hakkında tam bir bilgiye sahip olmasıdır.
Mali hesap verilebilirlik : yerel sakinlerin yerel nitelikteki hizmetler için bir bedel ödemelerini, yerel yönetimlerin bazı gelirlerini belirleyebilme yetkisine sahip olması gerekir.
İdari hesap verilebilirlik : kimin neden sorumlu olduğuna ilişkin açık bir düzenleme gerektirir.
Kamu gelir ve giderlerinin birbirine denk olması gerekir. Bunun dışında, sosyal güvenlik kuruluşları, yerel yönetimler, fonlar, döner sermaye ve KİT’lerin bütçeleri de içine alan tüm kamu gelir ve giderleri de denk olmalıdır. Ülkemizde mali disiplinsizliğin önüne geçebilmek için şu önlemler alınmalıdır; kamu harcamaları disiplin altına alınmalıdır, mal verimliliği sağlamak için her yıl yatırım harcamalarının min. Noktaları belirlenmelidir. Faiz ödemelerinin payını azaltmak için iç borçlanma disiplini sağlanmalıdır. Kamu gelirleri disiplin altına alınmalıdır. sosyal güvenlik kuruluşları, yerel yönetimler, fonlar, döner sermaye ve KİT’lerin açıklarını azaltıcı tedbirler alınmalı ve yeniden yapılandırılmalıdır.
Ünite –4
Torba ( Lump – Sum) Bütçeleme
En basit bütçeleme sistemidir. Torba bütçelerde oldukça geniş hizmet kategorileri vardır. Ve bunlara verilmiş ödenek bulunur. Örnek bütçeler eğitim, sağılık, savunma gibi geniş kapsamlı kategorilere ayrılmıştır. Ödeneklerin kullanımı konusunda idareye en fazla insiyatif sağlayan sistemdir. Bu yüzden ciddi bir denetim gerektirir.
Üstünlükleri: Bütçelerin hazırlanması, ödenekler üzerinde anlaşmaya varılması ve değerlendirilmesi kolaydır. Yasama ve yürütme organı arasında fikir ayrılıklarını çözmek kolaydır. Dikkatler ayrıntılardan ve dar kapsamlı konulardan daha geniş kapsamlı konulara kayar. Sakıncaları: Harcamaların nerelere yapıldığı, etkileri konusunda bilgi alınamaz. Sistemde ayrıntılar bulunmadığı için bürokrasiye geniş takdir yetkisi verir. Sosyal öncelikleri belirlemek, farklı programların bu önceliğe göre koordinasyonunu sağlamak güçtür.
Klasik Bütçe Sistemi ( Harcama kalemi bütçesi, Örgüt bütçesi)
Devletin bir yıl sonra neleri satın alacağının bir listesini yapmaktır. Kaynak kullanımı sürecinin ilk aşamasıdır. Devletin organizasyon yapısına odaklıdır. Bütçe teklifleri ve ödenekler kuruluşlar bazında yapılır. Bu sisteme örgüt bütçesi de denir. Bu sistemin en önemli aksaklığı, devletin katlandığı maliyete değecek bir sosyal fayda ortaya çıkıp çıkmadığını belirleyememesidir.
Mali yıl içinde ölçüle bilir başarılan faaliyetlerini maliyetlerini tahmin etmeye çalışır. Kaynak kullanımı sürecisinin ikinci aşamasıdır. Performans bütçe üç aşamalıdır. Birincisi: bütçeler faaliyetlere veya iş yüklerine göre sınıflandırılır. İkincisi: bu biçimde yapıldıktan sonra performans ölçümleri yapılır. Üçüncüsü: gerçekleşen maliyetlerle hedeflenenler arasındaki farklılıklar ve nedenler raporlanır. En belirleyici özelliği, verimliliği ölçmesidir. Verimlilik her bir faaliyetin ortalama maliyetini gösterir.
Program Bütçe Sistemi
Kaynak kullanım sürecinin son aşamasıdır. Sosyal amaçlara ulaşmanın alternatif yollarını değerlendirmeye ve her sosyal fayda ve maliyetini ortaya koymayı gerektirmektedir. Programların yapılanmasında önemli olan bir konu zaman boyutunun mali yıldan daha fazla sürmesidir. Çünkü programın amacına ulaşa bilmesi için bir den daha fazla yıl gerekir.
Planlama Programlama Bütçeleme Sistemi (PPBS)
PPBS’nin Özellikleri
Planlamaya dayalı hizmetlerinin olması,Planlanan amaçlara ulaşabilmek için kamu hizmetlerinin programlar şeklinde düzenlenmesidir, Kamu fonksiyonel sınıflandırılması gerekir, Kamu yönetiminde verimliği artırması gerekir, Tüm analiz tekniklerini kullanarak bütçe kararlarında rasyonellik sağlamaya çalışır, Sistemin program çıktılarının girdilerle ve amaçlarla ilişki kurmaya çalışmasıdır, İyi bir muhasebe ve raporlama özelliği gerekir.
PPBS’nin Program Bütçeden Farklılıkları
Program bütçeden daha kapsamlıdır. Program bütçeyi daha sistematik hale getirmiştir. PPBS toplumsal hizmetlerin ve ekonomik kaynakların tümüyle ilgilenir. Program bütçe ise kamu fonksiyonlarının programlar olarak nasıl uygulamaya konulacağı üzerinde yoğunlaşır. PPBS planlamaya çok önem verir, program bütçede planlama ya hiç yoktur ya da sistematik değildir. PPBS ayrıca sistem analizini yoğun olarak kullanırken, program bütçede daha kısıtlı bir kullanım söz konusudur.
Klasik, Performans ve Program Bütçelerinin Karşılaştırılması
Klasik bütçeleme sisteminde kaynakların tahsis edilmesinde önemli olan, satın alınacak mal ve hizmetlerdir. Amaç, harcamaların kontrolü ve buna dayalı olarak israf ve suiistimalleri azaltarak kaynak tasarrufu sağlamaktadır. Performans bütçe ise, kamu kurumlarının yaptıkları faaliyetlere odaklanmaktadır. Amaç, kamu hizmetlerinin daha etkin şekilde yönetilmesini sağlamaktadır. Program bütçe ise, toplumsal ihtiyaçlardan yola çıkarak kamusal hedeflere göre sınıflama yapar. Amaç, hedeflere ulaşma derecelerinin ölçülmesidir. Devletin temel fonksiyonlarının sonuçlarına odaklanır.
Sıfır Esaslı Bütçeleme Sistemi
Kamu kurumlarının her yıl en azından bir önceki yılın ödeneği kadar ödeneğe hak kazandığı varsayımını ortadan kaldırmayı amaçlar. Bu sistem, diğer bütçeleme sistemlerinde görülen artırımcılık veya eşit dağılım özelliğini ortadan kaldırmayı amaçlar. Kamu kurumlarının tüm faaliyet ve hizmetlerinin daha önce hiç yapılmıyormuş, yeni başlanacak bir hizmetmiş düşünülüp, bütçe ödeneklerinin ona göre verilmesini öngörür. Bu sistemle hizmetlerin esnekliğinin arttırılması mümkündür. Bütçelerin hazırlanmasında kamu kurumunun faaliyetleri karar birimi olarak adlandırılır, daha küçük birimlere ayrılır. Karar birimleri bütçe tekliflerini karar paketlerinde toplarlar.
Üstünlükleri: İş yükü, performans ölçüleri gibi yöneticilerin kullandığı verileri üretir. Önceliklerin gözden geçirilmesine yardımcı olur. Bütçe kararlarının daha iyi alınmasına yardımcı olur. Kaynak tasarrufu sağlar. Güçlükleri: Karar paketlerinin oluşturulması fazla zaman ve emek gerektirir. Ölçülen performanslar dairenin amaçlarıyla çelişebilir. Kamu kesiminde bazı hizmetler sıfır esaslı olamaz. Hiç yokmuş gibi sıfırdan ödenek ayrılması mümkün değildir. Karar paketlerindeki öncelik sıralaması, sosyal önceliklerden farklılık gösterebilir.
Yeni Performans Bütçe Sistemi
Kamu kurumları kendi programlarını oluşturur bu programlara yönelik performansları belirler ve daha sonra bütçe tekliflerini hazırlar. Kamu kurumlarının faaliyetlerinin sonuçlarına bakar ve ona göre değerlendirme yapar. Bu sistemle ilgili yeteri kadar deneyim henüz kazanılmamıştır.
Yatırım(Kapital, Sermaye) Bütçesi
Yatırım bütçesinin en eski uygulama örnekleri İskandinav ülkelerinde, özellikle İsveç’te görülmüştür. Bu sistem ülke kalkınmasının planlanmasında, devletin mal varlığındaki değişmelerin görülmesine ve bütçe tahminlerinin daha isabetli olmasına yardımcı olur. Bu sistemde devlet iki ayrı bütçe yapar: Yatırım bütçesi, borçlanmayla finanse edilir. Cari bütçe, vergilerle finanse edilir.
Ünite – 5
Harcama ve Gelir Tahminleri
Daha çok subjektif esaslıdır. Genel olarak, ilginin az olduğu, yeterli ve güvenilir veri toplamadığı ve teknik donanımın, tahmincilerin eğitim düzeylerinin yetersiz olduğu durumlarda kullanılır
Programlar veya bazı yeni gelir kaynakları hakkında yeterli düzeyde bilgi ve deneyim olmadığında kullanılır. Diğer bir nedeni, ölçümlenemeyen faktörler olduğu zaman diğer yöntemlere göre bir üstünlüğe sahip olmasıdır. Özellikleri; Belirli bir zaman dilimiyle sınırlı değildir. Belirli standartları tutturmak zorunda değildir. Maliyeti oldukça düşüktür. Genellikle bazı birey veya bireylerin düşüncelerine dayalıdır. Bu nedenle başarısı oldukça düşüktür. Kullanımları kolaydır. İlk denenen ve diğer teknikler kullanılamadığında son başvurulan bir tekniktir. Matematik ve verilen sistematik bir biçimde kullanılmamasını veya çok az kullanılmasıdır. Delphi Tekniği; Birden çok bütçe uzmanının görüşlerinin alınması amaçlanır. Yönetici bu görüşleri bir rapor halinde hazırlar ve uzmanlara yollar. Uzmanlar bu rapora göre yeni tahminler sunar. Belirli bir düzeyde ortak görüş elde edildiğinde sona erer. Beyin Fırtınası Tekniği; Uzman kişilerin bir araya gelip toplanarak ortak bir tahmin üretmelerine dayanır. Toplantıda her uzmanın aklına gelen tüm görüşleri ortaya koymasıdır. Delphi tekniğine göre daha hızlı tahmin yapılır.
Öncelikle tahminlere esas olarak birim maliyeti hesaplamaktır.
Çok fazla teknik bilgi gerektirmeyen ve yaygın olarak kullanılan yöntemdir. Otomatik usuller olarak da adlandırılır. Daha çok gelir tahminlerinde kullanılır. Tahmin edilecek harcama veya gelirin geçmiş yıl rakamları esas alınır. Tek üstünlüğü hesaplanmasının kolay olmasıdır. Zayıf yönleri ise; Tahmin edilecek yıllardaki, ekonomik, sosyal ve diğer gelişmeleri tamamen göz ardı etmesi en önemli eksikliğidir. Basit aritmetik ortalamanın hesabında, standart sapmanın oldukça yüksek olması halinde ortalamanın temsil gücü oldukça düşmektedir. Hata payı yükselir. Geçmişteki ortalama eğilimin gelecekte de devam etmesi varsayımına dayanmaktadır.
Tahmin edilecek değişkendeki geçmiş yıl verilerini ele alıp, bu verilere dayalı olarak çıkan trendin devam edeceği varsayımıyla tahmin yapılır.
Hareketli ortalamalar tekniği: Geçmiş yıllar verilerinin ortalamalarının alınmasıyla verilerdeki tesadüfiliği ve mevsimselliği ortadan kaldıracağı düşüncesine dayanır.
Üstsel düzeltme tekniği: Hareketli ortalamalar tekniğinin bazı aksaklıklarını gidermek için geliştirilmiştir. Yakın geçmişe daha fazla ağırlık verme olanağı tanımaktadır.
ARMA tekniği: İki ayrı varsayımı vardır. Otoregresiv tahmin, geçmiş verilerin doğrusal trendinin bir bileşimi olduğunu varsayar. Hareketli ortalamalar, geçmişteki hata terimlerinin bir bileşimi olduğunu varsayar.
Box – Jenkins tekniği: ARMA tekniğinde hangi tipin daha uygun olduğunu test etmektedir. Modelin tanımlanması, model tahmini ile testi ve modelin tahminde kullanımı.
Bu teknik tahmin edilecek değişkeni etkilediği düşünülen başka değişkenler ile istatistiksel ilişkilerden yararlanılmaya çalışılır
Regresyon analizi: daha çok gelir tahminlerinde kullanılmaktadır. Uzun yıllara dayalı verilere ihtiyaç duyar.
Ekonometrik modeller: regresyon analizine dayalıdır. Aralarındaki temel farklılık, regresyon modelinde tek bir fonksiyonda bağımlı, bağımsız değişkenler arasında ilişki araştırılırken, ekonometrik modellerde birden çok fonksiyon ve bunların birbiriyle ilişkileri de analiz edilmekte ve buna dayalı tahminler üretilmektedir.
Politika ve Program Analizleri
Kamu kesiminde karar almayı kolaylaştırmak için kullanır. Ortaya çıkış nedeni kamusal hizmetlerle ilgili maliyetlerin bilinmesi isteğidir. Analizler, politika oluşturmada oldukça kullanışlı ve faydalıdır. Politikaların amaçlarının belirlenmesinde ve sınıflanmasında da kullanılabilmektedir. Program değerlemesi kamu hizmetlerinin etkilerinin araştırılmasıyla ilgilenir. Programların maliyetleri ve sonuçları konusunda bilgiler sağlar.
Analizlerde Karar Almada Kullanılan Ölçüler
Program Analiz Teknikleri
Program ve Politika Analizlerinde Ortaya Çıkabilecek Sorunlar
Programların birden çok amaca hizmet etmesi ve bunların analizlere dahil edilememesi. Nedensel ilişkiler; alternatiflerin incelenmesinde belirli etkilerin birden çok nedeni olabileceği göz ardı edilmemelidir. Analist bu nedenlerin hepsini dikkate alamamaktadır. Fayda ve maliyetlerin tanımlanamaması ve ölçülememesi. Kamusal hizmetin dışsal faydalar ve maliyetler üretmesi analizlerde karşılaşan bir başka sorundur. Kamusal programların yeniden dağıtımı etkilerinin hesaplanmasının zaman zaman çok önemli olması analizlerin bir başka sorunudur. Kaynakların özel sektörden kamu sektörüne geçmesinin akternatif maliyetiyle şimdiki tüketimden vazgeçerek gelecekte yatırıma dönüşmesinde ortaya çıkar.
İndirgeme oranı: gelecekte vazgeçilen tüketimin bugünkü değerine ulaşa bilmesi için tüketimden çekilen paralara bir değer yüklemektir.
Ödeneklerin harcanabilmesi için önce, aylık, üç aylık veya altı aylık harcama planlarının harcamacı kuruluşlarca hazırlanıp Maliye Bakanlığı’na sunulması istenir. Bütçeye verilen ödenekler o kuruluşun yapa bileceği harcamaların “tavanını” oluşturur. Harcama planlarının onaylanmasının ardından, ödeneklerin kurum içerisindeki dağılımları yapılır.
Harcamacı kuruluşlara verilen ödenekler bir tahmindir. Bazı ödeneklerin yetmemesi, bazılarının da fazla gelmesi söz konusu olabilir böyle durumlarda ödenek aktarmasına başvurulur. Fazla gelen ödenek miktarının ihtiyaç duyulana aktarılmasıdır. Ödeme aktarmaları bütçe dengesini bozmadıkları için genelde yürütme organının yetkisiyle yapılabilir. Yetki Maliye Bakanlarına verilebilir. Maliye Bakanlığı’na yedek bir ödenek tahsis edilir. Düşünülmeyen giderler ödeneği, bütçe hazırlandıktan sonra veya uygulama sırasında ortaya çıkan bir gereksinimle, hükümet tarafından yerine getirilmesi zorunlu, olağanüstü hizmetler için ödenek sağlanmasıdır. Bütçeyle ayrılan ödeneğin yetmemesi ve aktarma yapma olanağının bulunmaması halinde ödenek eklenmesi gerekir. Ödenek artışları bütçe dengesini bozan sonuçlar yaratır.
Gelirlerle giderlerin ahenkleştirilmesi yer ve zaman bakımından yapılır ve bu amaçla yapılan işlemlere denir. Yer bakımından denkleştirilmesi : devletin bütün gelirlerini hazinede toplamak ve sonra da bu paralardan gereken miktarları ilgili yerlere yapılacağı yerlere göndermektir. Nakit hareketleri fazlalarla eksiklerin hazine şubeleri arasında takasıdır. Bu işlemler bankalar aracığıyla yapılır. Zaman bakımından denkleştirilmesi: ödemesi gereken parayı her an hazinesinde bulundurup ödemekle yükümlüdür.
Dokümanların kayıtların, raporların, iç kontrol sistemlerinin, muhasebe ve mali uygulamasının ve diğer bütün bulguların kamusal bir takım amaçlar ve araçlardan biri için araştırılması ve kontrol edilmesine mali denetim denir. Modern denetim biçimi olan, bir kuruluşun amacıyla birlikte kendi personelinin, hizmet götürdüğü insanların ihtiyaçlarının tümünü sosyo ekonomik dengede gözeterek en verimli, etkin ve ekonomik sonuçlar arayan, sistemci denetime önem veren hizmete etkenlik denetimi denir.
Devlet Muhasebe Sistemi
Devlet Muhasebesinin Tanımı ve Kapsamı
Devlet muhasebesi: Devletin faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin nedenlerini sonuçlarını parasal olarak ifade eden kaydeden ve sınıflandıran yorum ve denetime elverişli dökümler yapan sistemdir. Devlet muhasebesinin amaçları, birinci amacı, para ile ifade edilen kıymet hareketlerinin denetimi ikinci aşaması, geçmiş işlemleri değerlendirerek gelecek de izlenecek stratejisinin belirlenmesidir.
Nakit hareketlerini izler, nakit yönetimine yardımcı olmak için devlet parasıyla ilgili bilgileri toplar, bunları yönetime aktararak yardımcı olur. Devlet malvarlığıyla ilgili bilgilerin kaydını tutar.
Devlet Muhasebesiyle İşletme Muhasebesi Arasındaki Farklar
İşletme muhasebesi( özel sektör muhasebesinin) büyük ölçüde üretim maliyetlerinin belirlenmesine kar hesaplanması ve mal varlığı hesaplarına ağırlık verir. Devlet muhasebesi ise: gelir ve giderlerin izlenmesine ve sonuçların denetimini sağlayan bir muhasebe planına öncelik verir.
Milli Muhasebe ( Sosyal Muhasebe) : Sosyal ekonomik analizler yapma amacına yönelmiş muhasebe uygulamalarıdır. Milli gelirdeki gelişmeleri, değişmeleri ve bunların etkinliklerini izlemeye yarayan verileri toplar.
Devlet Muhasebe Sistemleri
Kameral muhasebe sistemi: bütçe ile ilgili rakamlar gelir ve giderlerin tahakkukunu tahsilâtını da bütçe tertibine göre veren bir sistemdir.
Schneider muhasebe sistemi: Bu sistemde ise mahsup işlemleri ile bütçe dışı alacak ve borç hesaplarına da yer verilmektedir.
Constante muhasebe sistemi: bütçe hesapları ile birlikte malvarlığı hesaplarını ve gelir gider tahakkukunu gösterir. Bu sistem gelir ve gider tahakkuk aşmasında kayıt etme ilkesine göre kurulmuştur.
Logismografi muhasebe sistemi: malvarlığı ile işleteme hesaplarını birlikte gösterilmektedir. İşlemleri hem tarih hem de konu itibari ile aynı anda kaydetmektedir. Bir İtalyan sistemidir. Mal sahibi(devlet) hesabı, Memur hesabı olmak üzere iki hesap tutulur.
Devlet muhasebesinin işlev ve görevlerini yerine getirecek biçimde düzenlenmelidir. Bütçe uygulamalarında nakit yöntemi, borç yöntemi gibi işlemlerin izlenebilmesi, ekonomik değerlendirmelerin yapılabilmesi, kamu muhasebe düzenin hesapları bütünleştirilebilmesine bağlıdır. Hesap düzeninin bazı özellikler taşır, Kuruluşlar aynı hesap dönemini ve aynı kayıt esaslarını kullanmalı, işlemleri aynı biçimde tanımlamalıdır. Hesaplar aynı işlemleri kapsamalı ve aynı kodları almalıdır. Birleştirme kapsamına alınacak hesaplar belirlenmelidir. Yazışmalarda aynı formlar kullanılmalıdır.
Devlet muhasebesinde nakit esasında kayıtlar kasa parasal bir giriş veya kasadan parasal bir çıkış fiilen gerçekleştiği zaman yapılmaktadır. Benzer biçimde gelir yükümlüden tahsil edildiği kaydı yapılır. Gelir tahakkuk etmesine rağmen tahsil edilmemişse kayıt yapılmaz. Tahakkuk esasında ise muhasebe kayıtlarının işlemin tahakkuk ederek kesinleşmesi esastır. Harcama yapılırken gider tahakkuk ettiğinde hesaplara kayıt düşülür. Gelir kaydında ise gelir tahakkuk ettiği anda kayıt yapılmaktadır.
Nakit Esasının Faydaları: Sade ve basittir. İşlemlerin izlenmesi kolaydır. Hesap sonuçları kolay çıkarılır. Değerlendirmeleri kolay yapılır.
Nakit Hesabının Sakıncaları: Ekonomik değerlendirme ve analizler için gerekli bilgileri sağlayamaz. Ödeneklerin harcamaya dönüştürülmesi aşamalarının izlenmesini zorlaştırır. Bütçe hesaplarının izlenmesini zorlaştırır.
Tahakkuk Esasının Faydaları: Avansları, emanete alınan ödenekleri, sermaye ödeneklerini de görmek mümkündür. Alınan mal ve hizmet ayrıntılı olarak görülür.
Bütçenin Denetimi
Denetim Kavramının Tarihi Gelişimi
Bütçe kurulumuyla devletin gelirlerinin toplanmasına izin verme yetkisi hükümdarlardan halkı temsil eden parlamentolara geçmiştir. Giderler üzerinde kontrol ise, İngiltere’de 1688 devrimiyle sonuçlanmıştır. Fransa’da 1789 devrimiyle kabul edilmiştir. Parlamentoların bütçeyi onaylama ve denetleme yetkisi demokrasinin temel taşı olmuştur. Sanayi devrimiyle birlikte muhasebe sistemleri çeşitlenmiştir. Denetimin rolü, kapsamı ve yöntemlerindeki hızlı gelişim özellikle 2.Dünya Savaşı’ndan sonra olmuştur. Kayıtların artışı, dış denetime olan ihtiyacı arttırmıştır. Kamu denetiminin kapsamı da aynı yönde genişlemiştir. Gelir ve giderler üzerinde ayrıntılı incelemeler yapılabilmesi için Sayıştay kurulmuştur.
Denetimin gerçekleştirilebilmesi, belli denetim standartlarına dayanıyor olmasına bağlıdır. Standartlar, denetim çalışmalarının belli bir kalitede ve düzende yürütülmesini öngören ilkelerdir. Denetim standartlarının denetim süreci içinde, tutarlılık ve tekdüzenlik adına belirlenmesi gerekir.
Denetim Türleri
Bütçenin Denetimin Gelişiminde Uluslar arası Kuruluşları Rolü
İlk uluslar arası kongre düşüncesi 1949’da BM’e üye ülkelerin sayıştay temsilcilerinin bir araya geldiği Uluslar arası İdari Bilimler kongresin’de 34 ülkenin katılımıyla, 1953’te INTOSAI (Uluslar arası Sayıştaylar Birliği) kuruldu. 1990’da Avrupa Ülkeleri Sayıştaylar birliği(EUROSAI) ve Ekonomik İşbirliği Ülkeleri Sayıştaylar Örgütü(ECOSAI) kuruldu. 1965’te INTOSAI, 1990’da EUROSAI ve 1996’da ASOSAI ‘ye üye olduk.
Aslında OECD,IMF ve dünya bankası gibi uluslar arası mali kuruluşlarla AB gibi bölgesel ekonomik ve siyasal birleşmelerin mali istatistikler ve raporlar oluşturma ihtiyacından devlet muhasebesi doğmuştur.
Daha çok verimlilik, etkenlik ve tutumluluk sağlamaya yönelik olarak, mali veya mali olmayan olayların ve faaliyetlerin, bağımsız ve objektif olarak incelenmesidir.
İngilizce’de 3E şeklinde sembolleşmiştir. Türkçe de buna karşılık VET kavramı kullanır.
Verimlilik; bir örgütün mal ve hizmet üretirken kaynakların ne kadar iyi kullandığını gösterir.
Etkinlik; bir genel veya özel amacın gerçekleştirilme derecesi olarak ele alınır.
Tutumluluk; zaman zaman tasarruf, ekonomik davranmak ve dışsallıkları ve üretim ölçeklerini göz önünde tutmak anlamına gelir.
Siyasal sorumluluk; devletin gelirlerini toplama ve giderlerini gerçekleştirme bakımından yürütmenin yasamaya karşı sorumluluğunu gösterir.
Yönetsel sorumluluk; kaynakların verimli, etkin ve tutumlu yönetimi ve kullanımı konusunda devlet kurumlarının sorumluluğuna dayanır.
Kamu kesiminde hesap verme sorumluluğu; kamu kaynaklarının yönetimiyle görevli kişi veya kurumların, bu kaynaklara ilişkin mali, idari ve program sorumlulukları nedeniyle hesap verme durumunda bulunmalarıdır.
Devletin işleyişinin ve yapısının, uygulanacağı maliye politikaları konusundaki niyetlerinin, devlet hesapları ve tahminlerinin kamuya açık olmasıdır. Saydamlık bilgi vermektir.
İlk yorumu siz yazın !..